Başkan Çavuşoğlu: “Turizm değil, vasat iç ege kenti olunur”
Denizli, öncelikle talan edilmiş bir kent. Parayı bir anda kazanıp zenginleşen “küçük esnaf zihniyetli” yağmacı güruh, yerel siyaseti de peşine takarak, mimarlarında katkısıyla kenti yağmaladılar.
İrfan Osman Hatipoğlu
Başkan Çavuşoğlu Denizli’yi turizm kenti yapmak için mücadele veriyor. Çabasını “İnatçı Keraban Ağa’ya” benzetiyorum. Çabası doğru ama yol yöntem ve stratejisi yanlış.
Denizli, öncelikle talan edilmiş bir kent. Parayı bir anda kazanıp zenginleşen “küçük esnaf zihniyetli” yağmacı güruh, yerel siyaseti de peşine takarak, mimarlarında katkısıyla kenti yağmaladılar.
Bu yağmaya, Başkan Çavuşoğlu’nun “Merkez Spor Salonunu” yıkma çabasından başka katkısı yok.
Bu konuyu bir tarafa bırakalım…
Bugün ne yapabiliriz?
Bir kenttin turizm kenti olması için gerekli koşullar belli. Bu öğrenmek için “tüccar terzi” duayen getirip besiye bağlamanın gereği yok.
İlk ve en önemli koşul gömülü yerel değerlerin, antik dönem kentleri dokusu içinde yaşam bulmasına sağlamaktır. Bu da müzeler üzerinden olur.
Denizli Tekstil Müzesi: Tekstil, Laodikya’dan devam ederek kent tarihinde önemli yeri var. Çok büyük marka değeri var. Müze Kaleiçi’ndeki çok katlı Pazar yerine yapılmalıdır.
Müze ile bütünleşen, Kaleiçi yeniden düzenlenerek yerel tekstil ürünlerin satıldığı, daha da ileri gidersek Evliya Çelebi ve diğer gezginlerin notlarında anlatılan çarşı düzenine dönülerek yeni bir öykü yazılabilir.
Denizli Kent Arkeoloji Müzesi kurulmalı. Bu müzenin konsepti, çevre antik kentleri anlatan “poster” müze olmalı. Doğru yaklaşım eserin bulundu yerde saklanmasıdır.
Denizli gastronomi alanında da zengin. Özgün Türk mutfağına sahip. Yemekler, öyküleri ile anlatarak ilgi çekici duruma getirmeliyiz.
Çok az kalan tarihi evler konaklama için butik otel olarak düzenlenmeli.
Denizli tarihi, kültürel ne varsa hakkında ilgi çekici yeni öyküler yazmalıyız. Örneğin hamamlar…
Merkez Spor Salonu’nu yıkmak yerine, “Denizli Spor Tarihi Müzesi” olarak düzenlenmesi gerekliydi. Yıkıyoruz.
Devam edeceğiz.
Kısacası turizm demek insanları kentte tutmak, para kazanmak demektir. Tutmak için alt yapınız yoksa, “yol geçen hanı” olursunuz. Denizli bugün yol geçen hanıdır.
Sayın Başkan Çavuşoğlu, çözümü yerel değerlerin dışında aradığı için Denizli’yi turizm kenti değil, yol geçen hanı ve vasat bir iç ege kenti olmaktan kurtaramaz. Bizden söylemesi…
NOT: Dünyanın en inatçı insanlarının başında gelebilecek tipik bir Osmanlı olan Keraban Ağa'nın bir inadı yüzünden kendisiyle birlikte bir grup insanı da peşinden sürükleyerek çıktıkları uzun ve tehlikeli bir yolculuk. (İnatçı Keraban (Kéraban le Têtu), Fransız yazar Jules Verne’in eseri, mutlaka okuyun)
Benzer Haberler
Başkan Çavuşoğlu: “Turizm değil, vasat iç ege kenti olunur”
Dayatılanı değil, seçtiğini tüket Serpme değil seçenekli kahvaltı
Halil Karahan: “Suyun suyunda akan bilge…”
Denizli ÇYDD: “Kitap olup, bir ışık huzmesi gibi zihinlere aktı”
Şair ve yazarların eserleri gün yüzüne çıkacak
DİN ve MÜZİK-1
Yıkıyoruz! “Entel dantel takımı neredesiniz?”
Ali Koyuncu: “Hukukçu, doğa dostu, entelektüel”