İrfan Osman Hatipoğlu/Denizli Tarım Platformu Başkanı
Yıllık/aylık enflasyonun yüksek çıkması, gıdadaki fiyat artışına bağlanıyor. Bunu doğrularcasına, pazarlarda gıda fiyatları yazılı/görsel medyada haberleştirilmekte. Fiyat yüksekliğinin, mutfaklarda besin çeşitliliğini azalttığı, evlerde gizli açlığın -dengeli ve yetersiz beslenme- süreğen duruma geldiği vurgulanıyor. Buna bağlı olarak, insanların günlük yaşam enerjisini, karbonhidratlardan sağlar duruma geldiği, çocuklar okullarına aç gittiği belirtiliyor. Beslenmeden kaynaklı obez, bodur insanların çoğaldığını. Yeterli protein alınamadığından, bedensel, zihinsel geriliğin arttığı. Toplumun okuduğunu/söyleneni anlamayan, algılama güçlüğü çeken insan yığınına dönüştüğü belirtiliyor.
Çiftçiler olarak, gıda fiyatlarının yüksekliğinden, gıdaya ulaşmada yaşanan güçlüklerden ve yetersiz/dengesiz beslenmeden sorumlu değiliz. Birincil sorumlu, tek adam yönetiminin uyguladığı neo-liberal tarım politikasıdır. Uygulanan tarım politikasıyla, üretimde aile işletmeleri ötelenmiş, endüstriyel tarımın önü açılmıştır. Tarımsal üretim; tohum, tarım kimyasalları, toprak besleyicileri, enerji, ekipman vb. tüm girdilerle dışa bağımlı duruma getirildi. Artık üretim yapılsa da tarım sektörü, ulusal zenginliğe katkı yapamaz durumda.
Tek adamın uyguladığı neo-liberal tarım politikası, üretimde geri dönüşümü olmayan yıkımlar yapmaktadır. Birincisi özendirilen endüstriyel tarım işletmeleri, üretim doğa birlikteliğini parçaladı. Toprağı ve yer altı sularına zehir/ağır metal deposuna dönüştürdü. Üretim teknikleri ile doğanın kendisini yenilemesinin önüne set çekilmekte. Toprak çoraklaşmakta. Çoraklaşan toprakta, tarım kimyasalları/toprak besleyici kullanmadan üretim yapılamaz durumda.
Uygulanan tarım politikasının diğer olumsuz etkisi, küçük çiftçilerimizi -aile işletmeleri- üretmekten vazgeçirdi. Gençler kırsal alanı boşalttı. Üreticilerin yaş ortalaması 60-62 yaş aralığına yükseldi, yaş yüksekliği nedeniyle işletmelerde ürün deseni daraldı. Ardıllar -genç çiftçiler- gelmediği için geleneksel üretim kültürü aktarımı durdu/parçalandı. Üretim sürdürülebilir olmaktan hızla çıkıyor.
Çiftçileri/topağı yeniden üretir duruma getirmek ve besin güvenliğini sürdürülebilir kılmak için neo-liberal tarım politikasından vazgeçilmelidir. Kamucu, doğa dostu üretim yapan aile işletmelerini önceleyen uygulamalara geçmeliyiz. Diğer yandan yurttaşların ucuz/zehirden arınmış gıdaya ulaşmaları için ürünün, üreticiden tüketiciye uzanan yolculuğunu kısaltan örgütlenme modeli geliştirmeliyiz.
Tarımsal üretimde dönüşü sağlayamazsak, yakın gelecekte, tarımsal üretim, gıda güvenliği “ulusal güvenlik” sorununa dönüşecektir.