İrfan Osman Hatipoğlu
Denizli toprakları yalnızca tarımsal üretim için bereketli değil. Mühim adam yetiştirmede de bereketli.
Her geçen gün Süleyman Boz, Hüsamettin Ataman, Şerif Kutludağ gibi “Denizli 100 mühim adam” arasına katılmak isteyen adaylar çıkıyor.
Yeni aday adayı ise Esat Bozbıyık…
Mühim adamların ortak özelliği, yalnızca kendilerinin düşünebildiğini sanmaları. Köpeksiz köyde dolaştıklarını düşünmeleri. Bir konu konuşuluyorsa, onlarsız bir eksik olur anlayışına sahip olmalarıdır. Örneğin “turizm arama toplantısına” korsan katılım sağlamaları vb.
Yeni aday adayı sayın Esat Bozbıyık onlardan farklı. Şiiri yaşam biçimi haline getirmiştir.
Fakat, şiir okuyarak mühim adam olunmuyor duygusuna kapılmış olmalı ki, “Denizli turizmi” ile ilgili önemli düşüncelerini kamuoyu ile paylaştı. Çok önemli saptamaları var. Denizli turizminin topal olduğunu, kent merkezinin Pamukkale’nin gölgesinde kaldığını görmüş.
Sayın Bozbıyık, yaptığı öneriler ile “100 mühim adam” listesine girmesi kolay görünmüyor. Önerilerinin büyük bölümü Kayhan, Sevindik, Karşıyaka kahvehanelerinde yurttaşlar arasında konuşuluyor. Özgünlüğü yok…
Eğer mühim adamlar arasına katılmakta ısrarcıysa yeni şeyler söylemelidir. Doğal olarak kentle ilgili yeni şeyler söylemek, şiir okumakla olmaz. Önerimiz, Denizli’nin kuruluş öyküsünü/kodlarını, demografik yapısını, kentte yaşayan insanların olaylar karşısındaki reflekslerini inceleyen akademik çalışmaları okumaya başlamasıdır.
Çünkü kent tarihini doğru bilmezseniz, yaptığınız öneriler boşlukta kalır. Kentler kuruluş kodları üzerinden ilerler. Bin yılda geçse de bu böyledir.
Denizli’nin kuruluşu Laodikeia’dan başlatılsa da özgün bir Türk şehridir. Laodikeia’dan kültürel aktarım olmamış. Kente yörük/göç yaşam biçimi egemen.
Sayın Bozbıyık, kültürel gelişimini şiir üzerine kurduğu için kentin gelişimiyle ilgili bilgisi sınırlı. Bu nedenle önerileri kahvehane konuşmaları sınırını aşamıyor. Yine de mühim adam olmak için sahaya inmesini önemsiyorum.