İrfan Osman Hatipoğlu
Yerel seçimler sürecinde adaylar, seçimi kazandıklarında, dünya görüşlerine uygun hizmet üretmek için zihinlerinde çalışma arkadaşları listesi oluşturur.
Çok doğal…
Zihinlerde hazırlanan listeler çoğunlukla karşılık bulmaz. Çünkü iş üretme süreci kolay değildir. Öncelikle bilgi, deneyim, öngörü gerektirir. Bu özelliklerin, birçok arkadaşta olmadığı kısa zamanda yaşayarak öğrenilir.
Başkan Bülent Nuri Çavuşoğlu, zihninde olan listelerle yola çıktı. Akademisyen, öğretmen olmak önemliydi. Bilge görüyordu. Bir de kendini pazarlayan, “tüccar terzi” akademisyenler vardı. Tüccar terzilere, Türkiye’nin alanında en büyük akademisyeni diyen “mühim” adamlarda ortalıkta dolaşıyordu.
Başkan Çavuşoğlu zokayı yuttu. Türkiye’nin en bilge(!) akademisyenlerini göreve getirdi. 4.5 ay gibi kısa sürede yolları ayrıldı. Ayrılanlar zehir zemberek açıklamalar yaptı. Ortalığa çirkin görüntüler çıktı. Söylentiler yayıldı.
Bu akademisyen boyutu…
Büyükşehir yönetimlerinde kültür ve kırsal kalkınma dairesi başkanlıklarını önemserim. Bir kenti dönüştürmek ve yaşanabilir kılmak istiyorsan, önemli işlerin yapılabileceği birimlerdir. Sayın Çavuşoğlu, bu birimlerde de kadrosunu oluştururken, sol entel dantel takımının zokasını yuttu. Yakında çirkin görüntü, söylentiler bu birimlerden yükselecektir.
Neden?
Anılan daire başkanlıklarına öğretmenlerin atanmasıdır. Öğretmenler aldıkları eğitim gereği yaratıcı, uygulayıcı olamaz ve yönetici hiç olamazlar. Onlar aktarıcıdır. Üretilen bilgiyi uygun bir dille ve yöntemle öğrencilere aktarmak onların işidir. Belediyecilik değil.
İşin özeti: Akademisyenler -özellikle tüccar terzi olanları- ve öğretmenlerle belediye yönetilmez. Belediyecilik uygulama, aksiyon yeridir. Uzun yol koşu pistidir.
Başkan Çavuşoğlu kısa sürede akademisyenlerden kurtuldu. Başarı öyküsünün içerisine doldurmak istiyorsa öğretmenlerden de en kısa zamanda kurtulmalıdır.
Başarı burada gizli.