İrfan Osman Hatipoğlu/Denizli Tarım Platformu Başkanı
Tek adam iktidarı tarımın desteklendiğini, üretimin arttığını sıklıkla vurguluyor. Gıda fiyatlarının aşırı yüksek olmasından aracıları, stokçuları, pazarcıları ve marketleri sorumlu tutmakta. Mücadele ettiği izlenimi algısı için denetimlere çıkılıp, tutanaklar tutturuluyor. Buna karşın ne desteklenen tarımsal üretimde artış ne de gıda fiyatlarında gerileme yaşanıyor. Tam tersine çiftçilerimiz üretmekten vazgeçerek -çiftçilik dışında becerileri olmadığından- kentlerde vasıfsız eleman olarak iş arıyorlar. Pazar fileleri her geçen gün hafifliyor.
Pazar filelerinin dolması, çiftçileri üretimin içinde tutmaktan geçer. Fakat uygulanan neo-liberal tarım politikaları üretimde yıkımlar oluşturmakta, çiftçileri mesleği terk etmeyi zorlamaktadır. Özellikle hayvancılıkta girdi maliyetinin -yem, enerji, emek- hızla artması ve terbiye etmek amacıyla yapılan ölçüsüz et/canlı hayvan dışalımı, ürettiğini değerinde satamama… Bu kez yetiştiriciler, farklı bir yıkımla karşı karşıya. Yıkım, yurttaşların alım gücünün azalması sonrası, hayvansal besin öğelerinin -et, süt ve ürünleri- tüketimin çok düşmesini gerekçe gösteren, tekel durumuna gelmiş süt sanayicileri tarafından yapılmakta. Tüketimin daraldığını, depolarında stokların büyük boyutlara ulaştığı gerekçesiyle, tek taraflı süt alımından vazgeçmeye çalışıyor. Alacakları sütlerin fiyatlarını düşürüyorlar. Ürün bedelini ödeme süresini dört (4) aya çıkartarak üretimi sürdürülemez konuma sürüklemekteler.
Süt üretimi koşulları ağır ve özen ister. Süt her gün hayvandan alınmak ve en kısa zamanda ürüne dönüştürmek için işleme sokmak zorunludur. Bu yapılmadığında hayvanın ve sütün sağlığı ortadan kalkar. Pahalı üretilen ve saklanması zor olan süt, üreticiye yük olur. Yükten kurtulmak isteyen üretici ise hızla sistemin dışına çıkmak için arayışa girer. Sağmal hayvanlarını kesime gönderir. Kesime gönderme yalnızca süt üretimini sonlandırmaz. Et üretim materyali olan erkek hayvanların sayısının azalmasına neden olur. Et üretimi de sonlanır.
Süt üretiminde yaşanan sıkıntı, yalnızca süt üreticileri ile sınırlı değildir. Hayvansal kaynaklı besin öğeleri mutfaktan çıkıyor. Yetersiz ve dengesiz beslenmeyi neden oluyor. Oysa insanın bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik durumu hayvansal besin öğelerinin yeterli tüketimi ile yakından ilintilidir. Uzun süre yeterli tüketilmediğinde birçok sağlık sorununu beraberinde getirir. Çocuklarda bodurluk, bedensel/zihinsel gerilik… Annelerde mineral madde eksikliğinden kaynaklı kansızlık, kemik erimesi, kısırlık hızla gelişir. Diğer yandan ise ürünlerin pahalı olması nedeniyle içerisinde hiç süt bulunmayan peynirlerin, et bulunmayan ürünlerin üretilmesi ve tüketilmesi yaygınlaşmaktadır. Orta ve alt gelir gurubunda bu tür ürünlerin tüketimi büyük boyutlara ulaşmış, beslenmeleri “ulusal sağlık” sorununa dönüşmek üzeredir.
Sağlıklı bir toplum oluşturmak için sütün üretilmesi ve tüketicinin ulaşabilmesi çok önemli. Bunu sağlamak için öncelikle süt işleme tekellerinin keyfi uygulamalarına karşı üretici kooperatifleri kurulması gerekli. Fakat üreticilerin önceki dönemlerde yaşadıkları olumsuz deneyimler nedeniyle, bir kooperatif çatısı altında örgütlenmeleri çok zor. İvedi çözüm olarak yerel yönetimler -özellikle büyükşehir yönetimleri- devreye girerek sütleri toplamalı, işleyerek mahalle bakkalları üzerinden tüketime sunmalıdır. Bu uygulama ile sorun büyük ölçüde aşılacaktır.