
HAZİN BİR ÖYKÜ…
MESERRET OTELİ ve
Denizli’nin Delikliçınar semtinde bir simge olan, yapılışından bi asır sonra yıkılan, asıl adı “MESARET” olup sonradan MESERRET OTELİ ve KIRAATHANESİ adını alan binanın tarihçesini anlatmak için, önce, iki kitaptan alıntı yapacağım.
MESERRET’in tarihî olaylara nasıl tanıklık ettiğini birlikte görelim.
Denizli’nin yerlilerinden Prof. Dr. Mimar Necati İNCEOĞLU, Denizli’de konuşlanan 11. Tümen’in Çanakkale Savaşları’na katılmak üzere kentten ayrılışını ve savaştan sonraki serüvenini anlattığı, ‘Siper Mektupları’ adlı kitabına şöyle giriş yapmış;
“…..Denizli,
Delikliçınar Meydanı…
3 Agustos 1914…
Birkaç kişi davulcunun önünde, ‘Seferberlik, seferberlik’ diye bağırarak koşuyordu. Köşedeki MESERRET Kahvesi’nde oturan ihtiyarlar onlara ters ters baktılar.
Balkan’da savaşmış biri, bastonunun üzerinde yavaşça doğruldu ve herkesin duyabileceği yükseklikte bir sesle, ‘Salaklar’ dedi; diğerleri tavırlarıyla onu onayladıklarını belli ettiler.
Davul, dünyadan habersiz Padişah Sultan Reşad’ın, ‘Savaşa hazır ol’ buyruğunu Delikliçınar Meydanı’nda toplanmış şaşkın kalabalığa resmen duyuruyordu.
Meydanda, MESERRET Kahvesi’nde başlayan endişe dalga dalga bütün kente yayıldı.
Rum Mahallesi’ni sessiz bir telaş sardı.
Onlar da askere çağrılıyorlardı ve olacakların en çok kendilerini etkileyeceğinin farkındaydılar.”
Hasan İzzettin Dinamo, ‘Kutsal İsyan’ adlı kitabında, 1920 yılı Temmuz ayının 9. günü Denizli’de KUVAYIMİLLİYE karşıtı hareketlenmeyi ve Kuvayımilliye Genel Komutanı DEMİRCİ MEHMET EFE’nin Denizli’yi basarak onlarca kişiyi öldürmesine yol açan olayları anlatırken şunları yazıyor;
“…..Demirci Efe’nin yardımcısı Sökeli Ali Efe, buyruğu alınca hemen atına atlayarak şehre koştu. Kızanları da atlı, yaya arkasından koşarak geldiler. Değirmenönü’ne vardıklarında gruplara ayrılarak mahallelere daldılar. Bayramyeri’ndeki Maarif Han’a böylece yollandılar. Denizli halkının silahlıları pusuya yatmış onları bekliyordu.
Çaybaşı’nda, Saltak’ta halktan bazıları, burdan geçen Kuvayımilliyeci zeybeklerin üstüne çullanarak ellerinden silahlarıyla cephanelerini, üstlerindeki bütün paralarını, ganimetleri aldılar.
Sonra esir aldıkları zeybekleri götürüp Belediye Başkanı’nın Çaybaşı’ndaki kiralık eviyle Saltak Mescidi’ne kapadılar.
Denizli halkı, Kayalık’tan şehre giren Kuvayımilliyeci zeybeklere de saldırıp silahlarını, paralarını yağmaladılar.
Birçok Denizlili, bu yüzden zengin oldu.
Bundan başka büyük halk yığınları, şehrin ana caddesinde karınca gibi kaynıyordu.
Delikliçınar meydanındaki MESERRET otelinin önü iğne atsan yere düşmeyecek gibi kalabalıktı.
Yunanlılara karşı olan kin, Kuvayımilliyecilere karşı dönmüştü.
Üç atlı kızanıyla Çatalçeşme’den Delikliçınar’a gitmek isteyen Sökeli Ali Efe, MESERRET’in önünde halkın kurduğu barajdan öteye geçemedi”.
MESERRET, işte böyle, tarihî birçok olaya tanıklık etmiş bina idi.
Hüsamettin Ataman